Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Dev Sağlık-İş Sendikası’nın baraj altında kaldığı istatistiklerle ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na itirazda bulunduklarını belirterek, “Türkiye’de sendikal mevzuat bir bütün olarak aslında ILO’nun temel örgütlenme özgürlüğüyle ilgili temel sözleşmelerine aykırı. Sendikal barajlar da böyle, yetki prosedürlerimiz de böyle. O nedenle biz sendikal mevzuatımızın demokratikleştirilmesi ve normlarına uygun hale getirilmesi için mücadele veriyoruz” dedi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin iptal etmesine karşın sendikaların toplu sözleşme ikramiyesi alabilmesi için yüzde 1 baraj koşulunun yeniden getirilmesine tepki gösterdi. Çerkezoğlu, DİSK’e bağlı 9 sendikanın yüzde 1 barajını geçtiğini, Dev Sağlık-İş Sendikası’nın ise 0.99’da kaldığını söyledi. Çerkezoğlu, Dev Sağlık-İş Sendikası’nın üye sayısının tekrardan sayılması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na itiraz ettiklerini de belirtti.
Çerkezoğlu, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Sendikaların üye istatistikleri dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre Türkiye’de, tüm sendikalara üye, sendikalı işçi sayısı 2 milyon 512 bin. Ancak toplu iş sözleşmesi kapsamı daha da düşük. Aynı zamanda bu istatistikte iş kolu barajı diye tarif ettiğimiz toplu iş sözleşmesini yapmak için gerekli olan iş kolu barajının geçen sendikalar da açıklanıyor. Bu açıdan bakıldığında DİSK’e bağlı sendikalar içerisinde iş kolu barajını geçen sendikamız sayısı 6’dan 9’a yükseldi. DİSK’in üye sayısında da bir önceki döneme nazaran önemli bir artış söz konusu. DİSK’in toplam üye sayısı 300 binlere doğru yaklaşıyor. Bu süreçte biliyorsunuz yüzde bir iş kolu barajı tümüyle antidemokratik bir biçimde 12 Eylül’den beri getirilen bu sendikal barajların sendikal örgütlenmeye, uluslararası sözleşmelere, ILO sözleşmelerine aykırı olduğunu ve barajların kaldırılması gerektiğini DİSK olarak hep söylüyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Diğer taraftan iş kolu barajını geçen sendikalarımızda toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini kazanıyor.
“İSTATİSTİKTE AÇIKLANAN RAKAMDAN DAHA FAZLA SAYIDA ÜYEMİZ VAR”
Dün akşam yayınlanan bu istatistikte Dev Sağlık-İş Sendikamızın hem üye sayısı hem de sağlık iş kolunda çalışan işçi sayısı yüksek gösterilerek sendikamızın üye sayısı da düşük gösterilerek sendikamız 0.99’la barajın altına bırakılmış durumda. Bizim sendikamızdaki üye kayıtlarımıza göre istatistikte açıklanan rakamdan daha fazla sayıda üyemiz var. İş kolunda çalışan işçilerin sayısı yüksek gösterilerek, özellikle iş kolumuzda 4B’li, ek ders karşılığı çalışanlar gibi, iş kolu dahil edilmemesi gereken yaklaşık 15 bin kişi de baraja dahil edilerek iş kolu barajı da yüksek gösterilmiş durumda. Bu duruma karşı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na itiraz ettik. Sağlık iş kolundaki hem toplam işçi sayısı hem de sendikamızın üye sayısı yeniden sayılacak bakanlık tarafından. Biz de kendi çalışmamızı yapacağız.
“TÜRKİYE’Yİ BİR ASGARİ ÜCRET ÜLKESİ HALİNE GETİREN ŞEY BU ANTİDEMOKRATİK HÜKÜMLER”
Türkiye’de sendikal mevzuat bir bütün olarak aslında ILO’nun temel örgütlenme özgürlüğüyle ilgili temel sözleşmelerine aykırı. Sendikal barajlar da böyle, yetki prosedürlerimiz de böyle. Yani sendikal mevzuatımız tümüyle özellikle 12 Eylül’den bu yana antidemokratik hükümlerle dolu. O nedenle biz sendikal mevzuatımızın demokratikleştirilmesi ve normlarına uygun hale getirilmesi için mücadele veriyoruz. 6356 sayılı sendikalar kanunu artık 12 yılı geride bıraktı. İşlemeyen yönleri çok açık bir biçimde ortada. Bu mevzuatın değişmesi, demokratikleştirilmesi ve başta da bu antidemokratik barajların kaldırılması şarttır. Yoksa Türkiye sendikalaşma oranında, işçi hakları noktasında en kötü ülkelerden bir tanesi olmaya devam edecektir. İTUK’un uluslararası sendikalar konfederasyonunun her yıl yayınladığı bütün dünyada işçi hakları en kötü on ülkeden bir tanesiyiz maalesef. Haziran ayında Cenevre’de yapılan ILO Konferansı’nda Türkiye yeni aplikasyon komitesinde görüşüldü ve Türkiye’ye teknik destek kararı çıktı sendikal hakların iyileştirilmesi noktasında. Dolayısıyla bu tabloyu değiştirebilmek, sendikal mevzuatımızın bütün bu antidemokratik unsurların ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Türkiye’nin hep bir asgari ücret toplumu olduğunu söylüyoruz. Türkiye’yi bir asgari ücret ülkesi haline getiren şey bu antidemokratik hükümler, sendikal barajlar başta olmak üzere sendikal mevzuatımızın antidemokratik yapısıdır.”